Trakyacık gezisi 2. bölüm (Mart 2014)


deliksiz bir uyku sonrası kahvaltı. Kahvaltıda karşılaştığımız çinli bir çift kuzen, aynı oteldeyiz. Dünyayı geziyorlar. Ellerinde Türkiye gezi rehberi. Plan yapmamışlar. Soruyorlar buradan nereye gidelim? Bursa diyorlar fakat zamanları kısıtlı. Truva Gelibolu Assos öneriyoruz biz de. Sonradan gördük ki oralarda güzel güzel gezip bol bol fotoğraf çekmişler. Sonrasında da başka bir ülkeye geçeceğiz diyorlar. Çok nazik insanlar bir o kadar da sempatikler. İşte tatil böyle yapmalı!

Fotoğraf çekmek için çıkıyoruz; Edirne dedin mi Selimiyesiz olmaz:
IMG_3239
Selimiyeye doğru giderken kapalı çarşıdan geçiliyor, badem ezmesini şiddetle öneriyorum
DSC02073ian

nihayet Selimiye; buyrun…

IMGP3357anne
IMGP3362anne

IMGP3365expjean
IMGP3370jean

IMGP3374anne

IMGP3377julia
IMGP3389anne
IMGP3393anne
IMGP3405expanne

baktık ortalık modellik yapan yapana, herkesin elinde fotoğraf makinesi, biz de uyduk yaptık modellik, uymadı galiba camiye, olsun denedik en azından 🙂
SemihBey1

Selimiye sonrası ver elini Eski cami. Eski cami gerçekten de eski. Şöyle ki Selimiyenin açılışı 1575 senesiyken Eski caminin açılışı 1414, arada bir buçuk asırdan fazla zaman var. Kadim bir havası var buranın, Bursa’daki Ulu camiye benzettim havasını. Çok sevdim. İşte fotoğraflar..
IMGP3420exp5jean

9c2a6017-7662-4180-803c-b8d411b36abc

IMGP3423satya
IMGP3424anne

IMGP3426exp1jean

Eski cami nin giriş kapısının iki yanındaki yazıların fotoğrafını çekmeden olmaz elbette. Ben fotoğraf çekmek ile meşgulken Cem fırsatı değerlendiriyor ve anı yine yakalıyor, habersiz
IMG_3258hagrid
madem bunu çekti yanında da diğeri olmadan olur mu? Bu seferki mizansen yalnız 🙂

IMG_3262hagrid

ve çektiğim fotoğraf

IMGP3412jeananne

Eşyaları toplayıp yola çıkıyoruz. Hedefimiz Kırklareli. Kırklareli’nde alış veriş molası sonrası – ki bir ara kaybettik birbirimizi- Dupnisa mağarasına doğru yola çıkıyoruz. Üsküp e kadar çok keyifli virajları ve zemini olan bir yol var. Ardından Çukurpınar. Buradan sonra mağaraya uzun, virajlı bir yolda sık ağaçlı bir ormanın içinden vadiler dereler tepeler aşılarak geçiliyor. Yol çok güzel ancak bir okadar da ıssız, tahminimizden uzun sürüyor. Buralar Bulgaristana çok yakın. Sınır 1 -2 kilometre belki de daha yakın. Bu ıssız yerlerde zaman zaman gittiğim yolun doğruluğundan emin olamadım. Arada gördüğüm araçların plakalarına göz atıyorum, farkında olmadan geçmiş olmayalım? Sonrasında jandarma çıkıyor karşıma, yol soruyorum sık sık. Gördüğüm jandarma sayısı arttıkça sınıra daha da yaklaştığımı seziyorum. Herkesin karnı zil çalıyor bu arada. Nihayet varıyoruz mağaraya. Mağara girişinde piknik – mangal yapılabilecek alanlar var, dere kenarında, çok güzel. Bir yandan yemek hazırlıkları, bir yandan mağaraya giriş planları.

Dupnisa mağarası Trakyanın turizme açık tek mağarasıymış. İki girişi varmış, alt girişte mağara içinde yer altı suları varmış, çok güzelmiş. Ancak mağarada yaşayan yarasaların aşna – fişne dönemi olduğu için burayı kapatmışlar, mayıs 15 ten sonra açılırmış. Ne yapalım biz de yukarıdaki girişten girelim. Yukarı dediysek öyle bir kaç metre değil. üç yüz metre yokuş var. yol da yok, ayak izlerini takip ederek buluyoruz yolumuzu. Yolun yer yer kayalık olduğu kısımlarında ayak izi ya da patika da yok.

İşte buralardan gidiliyor ulaşmak için:

DSC02079anne
DSC02080anne
DSC02081anne
DSC02077anne
DSC02078anne

Nihayet buluyorum girişi, dilim dışarıda bir halde

DSC02076anne

Hadi bakalım;

IMGP3433

IMGP3435

IMGP3436

IMGP3439
IMGP3441

IMGP3444

IMGP3448
IMGP3450

IMGP3451

IMGP3454

Üst girişte gezilebilecek kısım kısa. Mağara iyi de ışıklandırma daha güzel olsaymış keşke. Aşağıya doğru ziyaretçi gidip de yarasaları rahatsız etmesin diye aydınlatmayı kesmişler. Bıraz ilerleyeyim diyorum ama gidilecek gibi değil, zifiri karanlık. Geri dönmek düşüyor… 🙁 dönerken aydınlatmayı görünce nasıl mutlu oluyorum, sormayın.

IMGP3455

Yemeğimizi de yedikten sonra – ki burada su boldu 😀 – rotayı İğneada’ya doğru çeviriyoruz. Hava karardı. Köy köy ilerliyoruz. Armutveren, Sarpdere, Balaban sonrası Demirköy ilçesine ulaşınca işte medeniyet… Gece olunca ıssız yerlerde tedirginlik var tabi. Ayu çıkablü, daş düşeblü, her şey olablü.. Demirköy İğneada arası yolda gece ormanın içinden tepe aşılıyor. Yine de keyifli ancak tepeyi aştıktan sonra gece karanlığında hava bir anda buz kesiyor, donduk…

İkinci günde yolaldığımız rota bu. D noktasının sınıra yakınlığına dikkatinizi çekerim, orası mağaraya yolunda, neredeyse Bulgarya
rota-guumln2

İğneada’ya varış sonrası otelimizi seçiyor ve yerleşiyoruz. Oda bu, çok rahat.
DSC02083ingrid

Hafif bir atıştırma sonrası otelde keşif, ilginç geldi, bol bol çektim;
DSC02092
DSC02093

DSC02095

DSC02097
Geç oldu, gün boyu tırmanma, motor kullanma, sıcak ve soğuk derken günün sonunda yine yorgun ve mutlu olarak ikinci günü noktalıyoruz…

IMG_3271expjulia

Devamı gelecek…

  1. Henüz hiç yorum yok.
(yayınlanmayacak)